22 Mayıs 2020 Cuma

- APOLLO 11'İN GÖLGESİNDE BİR ACAİP MACERACI.

Yıllardan 1969'dur.
İlk kez aya inen "Apollo 11" Astronotları "Neil Armstrong", "Michael Collins", "Edwin A Aldrin" beyler, bütün zamanların en büyük kaşifleri olmalarına rağmen, bay "John Fairfax" beye özetle şu mektubu yazmışlar uzaydan canım followırlar:
"Apollo 11'in tayfası olan bizler, Atlantik'te tek başına kürek çeken o cesur adama içten tebriklerimizi iletiyoruz.
Başkan Kennedy'nin bir zamanlar dediği gibi “Yeni okyanus uzay” mahfillerinde yelken açan bizler, dünyadaki zorlu su okyanusunu tek başına fethetmiş olan adama olan saygımızı göstermekten memnuniyet duyuyoruz.
Dünyadaki zorlu yolculuğunuzu, aya yaptığımız yolculuğumuza çok yakın bir zaman noktasında tamamlamanız ilginç bir tesadüf oldu. Siz de biz de neredeyse aynı zamanda hedeflerimize ulaştık.
Bununla birlikte, sizinki, becerikli bir bireyin tek başına elde ettiği bir başarıydı. Bizimki ise ABD ve tüm dünyada binlerce çalışanın yardımı sayesinde gerçekleşti.

Kaşif dostlarınız olarak, tüm Araştırmacı kaşifler adına sizi bu harika başarınız için selamlıyoruz."
Yaa nasıl da alçak gönüllü bir kutlama mesajı.
Neden yazmışlar diyeceksiniz.
John Fairfax bey, o günlerde okyanusu tek başına kürekle geçmişti bu ilk kez oluyordu ve çok zor şartlar altında gerçekleşmişti.
Bu büyük başarı, aynı zamanda gerçekleştirilen aya seyahatin gölgesinde kalmıştı, hak ettiği ilgiyi görememişti ne yazık ki.
O bakımdan yazmışlardı.
Kendisine profesyonel maceracı diyen "John Fairfax" beyi tanır mısız?
Nerdeee..
Neyseki ben varımdır canım followırlarım. İyi ki varımdır, hadi yaşadınız yine  bakın onu da anlatacağım size.
"John FAİRFAX" bey Mayıs 1937'de doğmuş bi abimiz..
Annesi Bulgar, babası İngiliz'miş.Gerçi babasız büyümüş garibim. Babasını sadece bir kez görmüş hayatında. 
Para sıkıntısı yokmuş,  “Paramız vardı ve istediğim her şeyi aldım. Benim sahip olmadığım şey bir baba figürüydü. Bu beni inatçı ve mücadeleci bir çocuğa dönüştürdü ” demiş bi röportajında. Zaten zannımca ne gelmişse bundan gelmiş başına.
Maceralar henüz küçük bir çocukken başlamış. 9 yaşına geldiğinde John'un annesi, onu izci yapmanın iyi olacağını düşünmüş ama işler umulduğu gibi gitmemiş. İzcilik John'un doğaya olan tutkusunu başlatmış ama başını da da derde sokmuş.
Başka bir izci ile tartışmaya girince, izci Liderinin silahını almış ve yatakhaneyi kurşun yağmuruna tutmuş. Nasıl bir çocukluk geçirdiyse artık.
Bu olaydan sonra annesiyle birlikte Arjantin'e taşınmış. Gitmiş ama  bu da işe yaramamış. Orada da haylazlıkları devam etmiş.
13 yaşındayken “Ormanlara gidip Tarzan gibi yaşamak istediği için evi terketmiş ve Amazon ormanlarına kaçarak avcılık yapmaya başlamış. İyi de bir avcı olmuş. Avladığı hayvanların derilerini satarak 6/7 yıl yaşamış.
20 yaşındayken yelken açmayı öğrenmiş, öğrenmiş öğrenmesine de  adam gibi çalışıp, denizlerden ekmeğini namusu ile kazanacağına korsanlık yapmaya başlamış. Silah sigara ve içki kaçakçılığı yapmış.
Gençliği boyunca okyanusu kürekle geçen tayfaların hikayelerini okumuş ve bu işi dünyada tek başına yapabilen ilk kişi olmak istediğine karar vermiş.

1966'da Londra'ya taşınmış ve hayalini gerçekleştirecek hazırlıklar yapmaya başlamış. Beş parası yokmuş. Yaşayabilmek için bir restoranda bulaşıkçı olarak çalışmış. Korsanlık yapmaktan iyidir bittabi canım followırlarım..
Sponsorlar aramış, bulmak için gazeteye ilan vermiş. Sonradan ünlü partneri olacak "Sylvia Cook" ile de böyle tanışmış.
“Bu fikrin harika olduğunu düşündüm" diyor Sylvia.
İlana cevap verip John'a ulaşmış. Ondan etkilenmiş, maceraya yancı yazılmış. Mektuplar yazarak ve telefon ederek projeye destek olmaya çalışmış.
"Bence çok şımarık bir çocuktu ve her şey istediği gibi olmak zorundaydı" diyor John için.
Neyse John'da bu sırada formda kalmaya gayret ediyormuş.
Hyde Park'taki Serpentine Gölü'nde koşular yapıyor, yüzüyor, halter ve kürek çalışmaları yapıyormuş.
Sorunlar çözülmüş, sponsor bulunmuş, kayık hazırlanmış ve 20 Ocak 1969'da John, kayığı Britannia ile Kanarya Adaları'ndan yola çıkmış.

Florida'ya kadar yaklaşık 6 ayda tek başına kürek çekecektir.
Zor ve çılgın bu savaşta beş metreden fazla dalgalar, fırtınalar, açlık susuzluk ve köpekbalıkları ile boğuşacaktır.
Aslında 3.500 mil olan rotada, sağa sola sürüklendiğinden yaklaşık 5.000 mil kürek çekmek zorunda kalmıştır.
Sonunda 19 Temmuz 1969'da Florida'ya varacaktır.
32 yaşındadır ve Atlantik'i yalnız başına geçen ilk kürekçi olmuştur.
Kolay mı olmuştur. Asla..Neler yaşadığını anlatsam burdan aya yol olur. Siz de okumazsınız sıkılıp.
Karaya çıktığında söylediği ilk şeylerden biri, "Bir dahaki sefere yanıma mutlaka bir kız alacağım."olmuştur.
İşte o kız Sylvia olacaktır.
1972 yılında yine yerinde duramamaya başlayan John, Pasifik'i geçmeye karar verir.
Sylvia ona katılacak ve ikili birlikte Büyük Okyanus'u kürekle geçerek bir başka rekora imza atacaklardır.
Çift San Francisco'dan Avustralya 'ya yaklaşık 8.000 millik mesafeyi "Britannia II" tekneleri ile 363 günde geçeceklerdir. Bu da çok muazzam bir başarıdır netekim. 

Bu büyük maceracı 2012'de, Şubat ayında, evinde ,kalp krizinden ölecektir 74 yaşındayken.
John Fairfax'ın Atlantik seferinden beri okyanus kürekçiliğinde çok şey değişti bittabi. Tek başına Atlantik kürek geçişinin rekoru bugün, John'un 182 gününe karşı 40 gün. Tüm teknelerde uydu telefonları, özgün gıda seçenekleri, su yapıcılar, GPS'ler neler var neler.
Hayat çok değişiyor netekim Aya gitmek te kolay artık. Gitmeyen bir ben kaldım neticeten.
Neysee hadi hoşça kalın kaçtım ben..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder