Dedim bir hikaye anlatayım size.
Hep diyorum; "kendimden bahsetmeyi pek sevmem" diye.
Ama okuruz, vakit geçer bireysel izolasyon günlerinde demişimdir.
Maksat muhabbet olsun, torba dolsun canım followırlar.
Yıllardan bi yıldı..
Bundan 8/10 yıl kadar önceydi yanlış hatırlamıyorsam.
Bi dostumuz, bi "Bavaria 34" tekne almıştı. Teknesini pek sevmişti.
Çok deneyimi yoktu, hatta hiç yoktu diyebilirim ama denizi seviyordu ve teknesinde güzel zamanlar geçirmek amacında idi. Aşağıda bir Bavaria 34 var ama temsili bir resim, fikir vermek için koymuşumdur.
Eşi ile birlikte, ilk kez Gökova'ya çıkıp bir tur yapmayı planladıklarında, bizim de onlara eşlik etmemizi istediler. Yenga da itiraz etmeyince, biz olduk Bavaria'ya tayfa..
Açıldık Bodrum marinadan güzelim Gökova'mızın lacivert sularına.
O dönem dünya denizlerinde korsanlık olaylarının alıp yürüdüğü günlerdi.
Türkiye'mizde böyle bir olay hemen hemen hiç yoktu ama alemlerde hikayeler alıp yürümüştü.
Dergilerde, forumlarda muhabbetler birbiri ardına yürümekteydi. İlginç şeyler okuyorduk.
Doğrusu, yabancılar yazdıkları ile korkutuyordu bünyeyi. İster istemez tırsıyodu insan.
Aylardan Ekim gibiydi biz tura çıktığımızda.
Malum, Gökova'nın ünlü sarı yazıdır bu zamanlar. Çok şahane olur Gökova o dönemde.
Yılın en güzel zamanlarıdır. Hava şerbet, deniz çarşaf gibidir genellikle.
Bi de tenha olur.
Yazlıkçılar yabancılar,metropolitan tatilciler, tekne kiralamacıları, gulet chartercılar felan işlerini bitirip memleketlerine dönerler. Koca körfez bizlere kalır o günlerde.
Bi gelenek vardır bura mahfillerinde.
Bodrum'lu profesyonel denizciler, gulet sahipleri, kaptanlar sezonun bu son günlerinde; işlerini bitirmenin, turistleri göndermenin, emeklerinin karşılığını almış olmanın keyfiyle, koca yazın yorgunluğunu çıkarmak için tatil yaparlar.
Eşlerini, dostlarını, ailelerini yanlarına teknelerine alır, çoluk çocuk çombalak kendileri için bir tura çıkarlar. Bazen de aileler olmaz, denizciler, tayfalar kendileri gezip eğlenirler, balık tutar, yüzer, dalar latif sıvılar tüketir, mangal kebab yaparlar.
Pek güsel olur netekim. Sonuçta onlar da amatörler kadar deniz, tekne, Bodrum sevdalısıdırlar.
Uzatmayalım hikayeyi; olaya giriş yapalım.
Biz bi güzel geze geze Yedi adalara geldik, namı ile maruf Bekar koyunu şavulladık geceyi geçirmek için.
Dar girişini inceden sıyırarak içeri attık kendimizi. Bilen bilir dünya cenneti bir koydur. Ama girişi dikkat gerektirir. Geniş gibi durur ama sığdır yanları. Ortada bir derin kanal vardır, oradan geçmek gerekir.
Kristal gibi sularında, her daim dipte gezen attapotları balıkları neyim görürsün.
Kapalı koy sakin, dingin, yatar teknelerin altında.
Çam ağaçlarının dalları uzanır, suyu kucaklamak istercesine eğilir denize. İğneli yaprakları rüzgar estikçe suya batar batar çıkar.
Bodruma 35 mil kadar çeker ama zaten geze geze gidince dert olmaz tayfaya. Ayrıca Yedi Adalar bölgesi başlı başına bir hafta geçirilecek bi yerdir yani. O güzelim koylarda yaşamak ömre bedeldir diyebiliriz vesselam. Toplayın kumanyayı tekneye serin demiri koylara bakın hayat neler vaat ediyo size.
Efenim biz de o gece Bekar koyuna demirleyip, kıçtan karamızı olduk, akşama hazırlanmaya başladık. Bomboştu koy.. Her zaman bulunmaz bu kadar rahatlık orada. Bi tek biz varız. Ne mutluluk bilemezsiniz, kişiye özel koy durumları yani.
Hava karardıkça psikoloji az biraz değişmeye başladı galiba..
Bir yandan sonbahar havası, bir yandan ıssızlık, bir yandan akıllarda korsanlık hikayeleri derken anladınız siz durumu.
Fekat var ya ne yalan söyleyeyim ben hiç korkmam anacım. Çok cesurumdur vallahülazim. Başkaları benden korksun di mi ama canım followırlarım? Ama viran olası teknede evladı ayal var. Uyanık olmak gerek velhasıl.
Derken bir ayna kıç göründü koyun girişinde; 15 metron kadar bişi.
Orasında burasında çamaşırlar, havlular, mayolar asılı ama görüntü pek sosyetik diil hani.
Bir müzik çalıyo ki bileklerini kesersin o kadar damar yani.
Güvertede kalabalıkça bir erkek topluluğu. Geldiler döndüler ustaca bi manevra ile demirleyip o dar alanda kıçtan kara oldular. 15 metre felan uzaktalar bize.
Bir yandan "Oh iyi oldu Bodrum'lu gemiciler geldi yanımıza, yanlız olmayacağız ortamda " diye sevinçli bir fikir uçuşurken fikrimizde, bir yandan da "len oğlum hani olmaz olmaz, şişede durduğu gibi durmaz felan.." Neysee..
Ayna kıçtakiler düzeni kurdular, mangalları yaktılar, ortamı dumanlayıp, müziği de ortama adapte ettiler hayatlarını yaşamaya başladılar.
Menüde makarna vardı bizim o gece; kumanyamız kısıtlı idi ve turun da sonlarındaydık..
Makarna candır bu gibi durumlarda malumunuz.
Hava da kararmakta, soğukça da olduğundan aşağıya salona indik, yemek hazırlamaktayız.
Yengelerden birinin seslenmesini duyduk; lumbozdan görmüş, "buraya geliyorlar" dedi.
Inınınnn!!
Baktık bir bota binmiş iki adam, kürek çekerekten bize doğru gelmekteler.
"Hayırdır" olmuşumdu.
Biz iki erkek tayfa havuzluğa çıkıp, en baba halimizi takınıp, pek te sevimsiz olmamaya çalışarak botu beklemeye başladık. "Du bakalım ne olacak" durumundayız neticeten.
Bekledik bekledik bekledik, her kürek çekilişinde damarlarımızda kan dolaşımı hızlanmaktaydı anacım.
Derken bot geldi, tekneye yanaştı, adamlardan biri selam verip, ayağa kalktı ve elindeki torbayı uzattı. "Abi yolda yakaladık, biz de çok var; hem taze hem güzel afiyet olsun" dedi.
Bir torba balıktı bize vermek istediği. İyi mi?
Yaa.. Şaşırdık tabi..
Canımın içi tayfa üşenmemiş, balıkları temizlemiş, oradan buraya gelmiş. "Şu güzel balıklardan verelim bu gariban sosyeteye de biraz ruhları şenlensin" demiş, bi güsellik etmek istemişlerdi bize.
Aşağıda olayı izleyen tekne sahibi yengemiz "Ama makarna pişti, hem de unumuz yok teknede, sofraya da oturmak üzereyiz" dedi.
Bi an bakıştık adamlarla, "dur abi biz de var, bi koşu gidip getireyim un, sizin sofra da beklesin az biraz" dedi biri ve bunlar yine kürek çekmeye başladılar.
Onlar un getirdiler, biz teşekkür ettik, makarnanın yanında balığı da götürdük bittabi.
Ne diyoruz hep beraber?
"Tekne alma komşu al" diye bi laf var mıydı bea ?
Güzeldir yurdum insanı vesselam.
Bak bir de benim çektiğim bi foto size. Bekar koyunda çekmiştim. 2 önceki teknem Karabiber görünüyor dallar arasından.
En sevdiğim koylardan... Kalemine sağlık kaptanım, yüzümde gülümseme ile başladım güne sayende :)
YanıtlaSil