17 Mart 2020 Salı

- ZAVALLI ALMANI AZ KALSIN ÖLDÜRÜYORDUK !



Çok muhteşem günlerdi..
Teknemiz Andropy'i yeni almıştık.. 2006 yılıydı zannımca..





Tam anlamıyla çaylaktık.. 
Kendimize güvenimizin arttığı ilk günlerde uzun (!) bir seyir yapmaya karar verdik..Turgut Reis'ten çıkıp, Gökova'nın girişindeki ünlü Oraklar adalarının karşısındaki  Pabuç burnu diye adlandırılan koya gidecektik..Uzun dediğim yolculuk buydu.. Buydu ama o zamanlar bize okyanus aşırı bir yolculuk gibi gelmekteydi..

Neyse gayet keyifli ve sorunsuz bir yolculuktan sonra hedefimize vardık..
Koy boştu..




Bir alman teknesi, içinde gençten bir karı koca ile demirlemiş ve koltuk halatı ile kıçtan sahildeki kayalıklara bağlanmıştı..Uzaklarda, bir iki küçük tekne daha vardı; salınıp duruyorlardı..
Alemin keyfi yerindeydi yani.. Biz gelene kadar diyelim isterseniz..

Demirleyip koltuk halatı alma operasyonuna  başladık..
Sevgili eşim dümendeydi..
Bendeniz demiri atıp, kıçtan suya atlayıp, şu makaralı şerit halatlardan olan kıçtan kara halatını elime alıp, karaya yüzmeye başladım...

Gittim gittim şerit halat bitti..
E ben hala karada değilim..
Zinciri boşlamak lazım.. Hanım başa gitti zinciri boşlayayım derken teknenin şakülü kaydı.. Karaya dik halde durması gereken bizim tekne salınıp, sahile paralel hale geldi.. 
Hoppala.. Hanım da bir türlü teknenin kıçını döndüremiyor..

Tekrar geriye tekneye yüzüp, demiri yeniden yakına atayım dedim. 
Dediğimi de yaptım  ama biz bu tekneyi bir türlü karaya dik tutamıyoruz.. Bu sefer  bota binip karaya gitmek istedim  ama motorumuz yok.. Ben kürekle gitmeye çalışırken, bizim tekne durduğu yerde dönüyor alçak. 
Uğraş didin sonuç yok..
Ben dümene geçtim hanım bota bindi. Birde böyle deneyelim dedik.. Hanım gidemiyor botla karaya.. 
Bu şerit halatların kötü yanı, halatın bir ucu tekneye bağlı olduğundan, halatı yanına alıp, karaya gidip, bağlayıp gelemiyorsun.. Ucunu götürmek zorundasın.. Bir kötü yanı da batıyor olması.. Pervane neyim onuda kontrol etmek zorundasın giderken..



Biz böyle didinirken, yandaki teknede  huzur içinde kitabını okuyan Alman'ın  birden yardım edesi tuttu..
Suya atladı yüzerek yanımıza geldi ve bana “sen tekneyi tut ben kıçtan kara halatını bağlarım” dedi..
"Allah razı olsun" dedik; şerit halatın ucunu verdik..
Bu yardımsever kardeş, Tarzan misali yüzerekten şapadanak şupadanak yola çıktı.. Eh bizde teknenin kıçını hedefte  tutma işinde bu sefer başarılıyız  doğrusu.

Sevgili Alman'ımız biraz gitti, biraz daha gitti,sonra gidemez oldu.. 
Bir çırpınma, batma çıkma falan yani uzaktan bir gariplik olduğu seziliyor..
Eşime bota atlayıp adamcağızın yanına gidip bir bakmasını söyledim.. Ben dümendeyim ya..  Bizim hanım oraya gitti,adamın üstüne eğildi ve..

Ve Sonra ben uzaktan adamı benim hanımın boynuna sarılmış, bacağını da bota atmaya çalışırken gördüm bir an..
Anında naralanıp,  “behey gafil n'apmaktasın” diyerek suya atlıyordum ki, adamcağızın öbür bacağı gözüme ilişti..

Bu alman Tarzanı, bizim şerit halatın ucunu rahat yüzebilmek için bağlamış ayak bileğine..
Şerit halat ta dön dolaş, bunun ayağına dolanmış.. 
Olmuş mu sana bacak, kocaman bir halat makarası ? 
Adamcağız teknenin kıçında  sırtıya takılmış balığa dönmüş.. Halatta çekiyor mu garibimi  dibe ? 
Yani bizim hanım yanına gitmese Tarzan zor durumda kalacakmış doğrusu...
Can havliyle adamcağız, bota atmaya çalışırmış kendini..

Gerisi tam bir sinir krizi.. 
Açtık yorgunduk ve başarısızdık. Bi de aleme rezil olmuştuk..
Az kalsın adamın birini sakatlıyorduk..
Eşimi bir yandan ağlayıp, bir yandan gülerek suyun içinde adamı şeritlerden kurtarmaya çalışırken görüyordum. Almancağızın bacağındaki halatı tamamen çözmek epey bir zamanlarını aldı..
Tekne tarafından da makaraya bağlı halatı çözüp götüremiyordum; berbat anlardı..

Sonrasında Alman'ımızı kurtulmuş ve teknesine doğru yüzerken gördüm. Adamcağız tekneye çıktı, duşunu aldı, teknesinin bizden olmayan yanına uzandı ve bir daha asla bizden yana bakmadan iki gün geçirdi..

Koltuk halatımız mı n'oldu ? Bağladık tabii.. 
Uğraşmaya ara verdik.
Karı koca teknemizde bir yemek yedik, biraz dinlendik, sinirleri yatıştırdık ve sil baştan her şeyi yeniden yaptık..
Sonunda başarmıştık..
O koyda İki güzel gün geçirdik..



Ders ister misiniz ?
1) Tekneyi demir attıktan sonra tornistanda hedefte tutmayı öğrenin..
2) Kesinlikle yüzer koltuk halatları kullanın
3) Koltuk halatlarının  iki ucu boşalabilsin ve yeterli uzunlukta olsun
4) Yüzerken  halatları bir yerinize bağlamayın
5) Botunuza motor alın
6) Deneyimi  hakkında bilginiz olmayan adamlardan yardım almayın
7) Deneyiminiz sınırlı da olsa kabul edilir riskler alın, harekete geçin yoksa asla denize çıkamazsınız..

Bi de bakın ne diyeceğim.
Bu yazıyı Naviga dergisine yollamıştım. Bana bir çift "Sperry" ayakkabı verdiler telif ücreti olarak.



Hala giyiyorum valla..
Bu deniz yazarlığı işinden kazandığım tek şeyde budur vallahülazim.
Onu da belirteyim yani..

1 yorum:

  1. Gerçekten Başarılı bir hikaye, fethiyenin ölüdenizinden selam olsun tüm denizcilere.

    YanıtlaSil